22 Ağustos 2011 Pazartesi

Kadin olmak masallarda bile zor... Ya 7 tane minicik adamla yasarsin, ya kurbaga opersin, ya en sevdigin meyveden zehirlenirsin, ya kuleye kapatilirsin, ya sacini elin adami tirmansin diye uzatirsin, ya gece 12de kulkedisine donersin elbiselerin yirtilir... Ve en kotusu bazen seni sadece ayak numaradan taniyan bir salaga asik olursun.
Bir kadin, Sevdigi adamin baska bir kadin tarafindan mutlu edildigini gormektense onu can cekisirken gormeyi tercih eder.
Marquez

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Eski sevgilinizle arkadas olmaya çalıştınız mı? Ben hiç çalışmadım. Çalışmak da hiç istemedim.
Şimdi niye arkadaş olmaya çalışıyorum diye soracak olursanız aslında amacım arkadas olmak değildi.
Tekrar görüşme istediğine yeniden bişeyler olabileceğini umut ettiğim için olumlu cevap vermiştim. Kanka olma olasılığımız oldugu hiç aklıma gelmemişti. Eli elime değen hiç bir erkekle kanka olmadım. Olamadım. Biz kızlar duygusalız, eli elimize değdi mi, nikahımıza almak isteriz.Ondadır ki,
eli elime değenin ya benimdir ya toprağın dedim ve bir daha konusmamak üzere bu insanları hayatımdan cıkardım.
Bir maille peşine takıldım, kalktım arkasından yurt dışına festivale gittim. 3. aksam bir kızı çok beğendiğini söyledi. Kızı tekrar görmek istiyordu ama boşa kafa yoruyorduk çünkü bir gördüğünüzü bir daha görme olasılığının nerdeyse sıfır olduğu bir festivaldeydik.. Şimdi bir soru soracağım. Sorum istatistik sevenlere.
300.000 kişinin geldiği festivalde bir kişi seçin, seçtiğiniz kişinin türk çıkma(türk sayısı 50) aynı saatte aynı sahnede olma(15 farklı sahne), VIP çadırında kalma(VIP çadır alanı 1000 kişilik) ve aynı uçakta Türkiye’ye dönme olasılığı nedir? Cevabı milyonda bir.
İstatistik sevdiğimden amaaaan bir daha kızı nerde görücek diye rahatlamışken, kız karsımıza cıktı. Tanıştılar, konuşmaya başladılar, ben gece bir gibi festival alanından ayrıldım. Ertesi gün, havaalanına gitmek için buluştuk. Eeee naptın aksam dedim. Kız benim çadırımda kaldı dedi. Yutkundum, canım yandı ama eskisi kadar önemli değildi. Telini niye almadım ya diye üzülüp,yol boyunca kafamın etini yiyerek havaalanına vardık. Ne görelim kızda havalanında bizim uçağın check in sırasında. Ben gidiyorum telini almaya dedi. Ve saniye içinde kızın yanında bitti. Ben arkalarından baka durayım, bu suratı asık yanıma geldi. Kızın cevabı, ya telefonla konusmayı cok sevmiyorum, istersen mail adresimi vereyim. Bomba bomba.... Bir 15 dakika suratı asık bir şekilde etrafa bakındıktan sonra döndü bana ve dedi ki; aslında kızın yaptığı mantıklı ben de sevmiyorum telle konusmayı. Şok oldum. İnsan demek ki neye inanmak isterse ona inanıyormuş ya da erkekler bu kadar gerizekalı. Eski kız arkadas durumum oldugundan yuhhh artık salak mısın, kız resmen telini vermek istememiş diyemedim. Dogru olabilir sen mail at ozaman dedim ve konuyu kapattım. Ertesi gün mail atmıs. Tam içerik bilmiyorum ama kızın cevabı “ erkek arkadasım var ve onu aldattım cok pişmanım.” “Bu iş yattı, kız bana boyle boyle demiş” diye bana mail atması da baya komik tabii. Ama okadar üzüldüm ki haline, kendini soktuğu duruma, kendi halime üzülemedim.
Artık eski sevgilimle kankayım oleyyyyyy:)

11 Ağustos 2011 Perşembe

5 Ağustos 2011 Cuma

Are we friends ?? If yes WHY ??

Ya ben anlamıyorum gerçekten anlamıyorum. İstemeden ve hiçbir çaba sarf etmeden hoşlandığım insanla kanka oldum. Ya arkadaşım sizi bana sayıyla mı verdiler ya da deli deliyi mi çeker? Nedir bu durumun arkasındaki neden, ben gerçekten çok merak ediyorum.
Ben bu hikayede bahsi geçen ve başrolü kapmaya aday olmuş arkadaşla bir şekilde iş vesilesiyle arkadaş oldum. Tamam olduk iyi güzel iş arkadaşı işte, daha önceden de iş arkadaşlarım oldu, biliyorum nasıl birşey iş arkadaşlığı.
Neyse akabinde ben bu işten ayrıldım kısa sürede ama başroldeki delikanlı birkaç kez mesajlar attı alakasız.  Baya bir sevindim ben tabi. Nedense çok bir içi ısınmış bu arkadaşın bana kanka olarak, iyi güzel at, ne diyeyim at tabi halimi hatırımı sor vefalı insansın belli ki, Allah razı olsun. Arkadaşa da ihtiyaç var bu hayatta, hoş sevgiliye daha çok ihtiyacım var tabi. Sonra dedi ki bu arkadaş, buluşalım! Şok, şok, şok! Bende bir mutluk tabi, buluşalım dedi, daha ne olsun. Hemen evde konsey kuruldu tabi, olay tartışıldı, kişilik analizleri yapıldı, buluşma için bilmem kaç çeşit kıyafet kombinasyonu oluşturdum, bilmem kaç çeşit de senaryo yazdım hafif şizofrenik işleyişler sergileyen beynimde. Ama bu şizofrenik beynim bu senaryoları yazarken tek bir tanesini unutmuş nedense. Ne mi  “ekilmek” .
Bahtsız Bedeviyi çölde kutup ayısı bile şaapmazmış… Tabi ki de ekildim. Kankayız yaa insan kankasını haber vermeden eker mi ya, ara bir işim çıktı de, dahası aradım açmadı.  Neyse bedevi olarak ben, tabi karşılaştım bu delikanlıyla tekrar tamamen tesadüfi bir şekilde. Bedevi’ye ekilmek yeter mi? Yetmez! Yanında bir de kız var! Kendisinin verdiği heyecan yetmezmiş gibi, bi de kızla tanıştım şirin şirin. O ana dair hiçbirşey hatırlamıyorum, kısa süreli bilinç kaybına uğramışım. Bu delikanlı ise feci mahcup, ekti ya beni, sarılıyor falan çok özlemişim seni görünce fark ettim gibi bir garip kalıplar. Ya diyecektim delikanlı dert etme senden farklı şekilde davranan olmadı zaten daha önce, bu kadar mahcup olmana gerek yok. Neyse bilmesin daha iyi tabi.
Nitekim uzun lafın kısası yine bahtsız bedeviye yaraşır bir şekilde bir kez daha karşılaştık biz bu insanla. Garip bir şekilde 2 saat muhabbet ettik gayet güzel, ben tabi yine bir şok, nasıl yani masada 8 kişiyiz, biz ikimiz sınırsız kaptırmış muhabbet ediyoruz. Bir mutluyum bir mutluyum tabi ki ta ki bahtsız bedevi olduğum gerçeğini hatırlayana kadar… “Biz kız var ya çok hoşlanıyorum, yüz vermiyor, aslında bana yüz vermeyen kız pek olmaz, bir 15 dakika yeter benim bağlamam için kızı, bak kızın fotoğrafı güzel di mi?” Sonra ayrılırken yine askere yolcu eder gibi sarılıp yine, bir de sen niye sarılmıyorsun bana? Arkadaşım ne demek bu ya? Topu topu birbirine biraz ısınmış olan iş arkadaşlarıyız, sen niye sarılmıyorsun ne demek? Bu arada iş arkadaşlığımız sadece 2 ay belirtmek isterim.
Yine söylüyorum uzun lafın kısası, maalesef biz ölümüne kankayız galiba bu arkadaşla, ama benim daha fazla kankaya ihtiyacım yok ama keratayı da görmek için ölüp bitiyorum, napiyim salağım:(
Ne yapmalıyım, bir fikri olan?

Not Adem and Havva--->Adem vs. Havva


Eğer Adem’le Havva dünyaya gönderilirken Havva ben olsaydım şu anda hiçbiriniz dünyaya gelememiş olurdunuz.
M.G.
Ya bir insan çiftleşme yetilerinden bu kadar mı bağımsız dünyaya gelir. Ya bu benim genlerimde var diyorum, kendine gel anaokulundaki çocuklar bile bir şekilde yazışıyorlar diyorum yok olmuyor, olmuyor.  
Lanetlendim, kesinlikle lanetlendim.

2 Ağustos 2011 Salı

Hikayem üniversitede başladı. Kız arkadası var dediler, beğenmek de mi suç dedim. Öyle yıllarımı geçirdim. Seneler sonra bir arkadasımın düğününde karşılaştık. Derin sohbete alkol de karışınca, yakınlaşma kaçınılmaz oldu. Kız arkadasımdan ayrıldım dedi, telimi aldı. Günlerce mesaj bekledim,  Günleri haftalar takip etti. Tam 1 ay sonra bir mesaj "yarın akşam görüşelim mi" diye.
Niyetini, kim olduğumu bildiğimden iyi biliyordum da, herkes 1 şansı hak eder, ön yargıyla yaklaşmıcam, gözümle görmeden inanmam gibi, kişisel gelişim kitaplarından öğrendiğim 5 para etmez cümlelerle kendimi avutarak hazırladım buluşma gününe. Bile bile lades oldum. Sonra tahmin edin bir daha nezaman aradı?? İpucu yukarıda. 1 ay sonra. Görüşelim mi diye. Görüştüm. Bu sefer kendimi kandırarak gitmedim.Görmek istedim sadece. Arama sıklığı 1 haftaya düşmüştü ama benim de hevesim kaçmıştı. Bir tek inandığım söz vardı, o da "nasıl başlarsa öyle devam ettiği". Değişeceğine inanmadığım için mesajlarına cevap vermemeye başladım. O da çok uzatmadı zaten. bir kaç mesajdan sonra mesajlar kesildi. Aylar sonra tekrar ortaya çıktı. Mesajlasmaya başladık. Bıkmadan usanmadan görüşelim diyor, ben de işim var diyordum. Bir kaç denemeden sonra iyi dedim buluşalım. Okurken bazılarınızın bence çocuk istemeye başlamış gibi dediğini işitir gibiyim. Ozaman kemerlerinizi bağlayın ve inişe hazırlanın. Asmalı'da buluştuk. Başbaşa kalmak istemediğim için arkadaşlarımın yanına götürdüm. Her şey normal gibiydi. Arkadaşlarımdan biriyle biraz sohbet etmesi dışında. 2 gün sonra arkadasım bana seslendi ve " senin o aksam yanımıza getirdiğin şahsın soyadı neydi? " dedi. Neden diye sordum. Face'ten friend request yollamıs ve görüşelim mi bir akşam diye mesaj atmıs da o mu diye merak ettim demez mi. Şimdi ikisini de toprağa gömdüm.
Arkadaslarım sen ilişki falan yaşayamazsın çok güvensizsin, agresifsin diyorlar. Doğru şiirde de dediği gibi biz nasılsak aşkı da öyle yaşarız. Her ilişkimi güvensizlik ve kavga üzerine kuruyorum. Burdan beni böyle yapan bütün erkeklere teşekkür ederek hikayemi bitirmek istiyorum.


Hayatınızda denge sorunu varsa etrafınıza dikkatlice bakın; muhtemelen birini yanlış bir yere koymuşsunuzdur. 
[Jean Christophe]

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Ah Nerede Vah Nerede



Genclik basimda duman ilk askim ilk heyecan zamanlarindaydim.Ask kariyerimin en ust seviyesi oldugu bircok insan tarafindan onaylanmis ,tipi , huyu suyu ve uyumu son derece yerinde bir cocukcagizla cikmaktaydim.Her sey iyiydi de ben degildim heraldeki arada etrafima bakislar atmaktan kendimi alamiyodum ne de olsa havaya girmistim bikere.Buarada esek turunun en varos orneklerinden kiroyum ama para bende tarzi bir hayvan turu pesimden gelmekteydi.Ben avini bekleyen avci havasinda cool ve orali olmamis tavirlarla avin bana yaklasmasini izlemekteydim.Modern gorunusumun altinda yatan varosizm dolu bir karakter barindirmamdan kaynaklanan kiro erkeklere zaaf durumunu zaman zaman yasamisligim olmustur ne yalan soyliym.Neyse ben sadete geliym.Kariyerimin en ust noktasi bi yerde heyecanini yitirmisti .Bana arabeskce pesimden kosan , ozel numaradan arayip sarkilar turkuler dinleten , kiskanc ve hasin biri lazim gelmekte gibi hissetmekteydim.Bu durumda gozler kiro esegin ustundeydi ava giderken avlanmistim sanki.Bir de iliskim var diyip ulasilmazi oynayinca bu iyice sarmisti bana.Gizli mesajlasmalar , senin icin ondan bundan vazgectim demeler , gel bi goruselimler derken heyecanim kacti benim eli yuzu duzgun nur yuzlu seviglimin kiymetini anlayip kiro esege altin semeri giydirip geldigi yere geri yolladim.Tabi simdi olaylar boyle bitmedi.Megerse bu kiro esek ciktigi bir kiz varken de bana mesajlar atarken kiz yakalamis uc bes ay sonra da ayrilmislar.Tam o donemde ben de kariyerimin en ust noktasiyla bir kavga sonucu triplerdeyim konusmuyoruz ama yine de geceyarisi mesajlar gelmekte.Derken firtina oncesi bir sessizlik.Ne mesaj ne telefon.Iste sonra kiyamet koptu.Benim bu esek kironun kiz arkadasi iki arada bi derede benim nur yuzlu sevgilime vurulmus e cocukta sevgilim var bak mesajlari diyince kiz tabi ismime karsi alarmda baslamis anlatmaya.Bu kiz senle cikarken benim sevgilimle(kiro esekle) mesajlasiyodular onlar bunlar tabi sonunda ne mi oldu esek olan ben oldum hem yardan hem serden oldum hala da olmaktayim . Simdiki aklim olsaydi...Ah nerede vah nerede:)
Rumuz : Kirmizi Karanfil

Elif Şafak - İskender

Aşkı aramadan evvel, düşün bir,
Ya benden nasıl bir aşık olur?
İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.


Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli,
Aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.
Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.


Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır.
En derin yaralar ailede açılır.
Kabuk tutsa bile kanar hikaye, içten içe


Attığımız her adım, yaptığımız her işte
Kendimizi yansıtırız
Budur çözülmesi gereken bilmece...

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Superman Superman Olmak Lazim Bazen.



Nefretini kendine kus, kizginligini en yakinlarina yansit, kuskunlugunu en kiymetlinmis gibi sakla.. Kendi hayal kirikligindan cok, onun mutlu olma ihtimaline katlanama.. Bilsen bile o zaten paslanmis bu konuda..
Bencilligine degil kendinin nasil hic ama hic bencil olamadigina yan. Konusmamasiyla degil nasil hep bikmadan usanmadan kendi anlattiklarinla doldur kalbini. Sonra don geriye her gun hepsinini bi daha yasa..

Neymis ismis,yeniymis, agirmis, sorumlulukmus.. Basmadi desene suna.. Sirketin karliligi ondan sorulurmus. Ahh ben biri para basip ucra kosede ya da plaza pent house da bir sirket alacak diye bir hafta icinde onun bunun karliligini anliyorum. Gelseydin sana da anlativerirdim be abi.. Ama olmamissin sen daha.. Hem de o yasta..

Sana sunulan isin, askin ve asin kiymetini ve dengesini bileceksin! Ustune bir de haddini..

Ben sana zaten olmazmisim..

PS: I love you.
Upss sorry, I commiserate with you

Kendini Issız Sanan Teneke Adam

“Mey biter saki kalır, Her renk solar haki kalır. Diploma insanın cehlini alsa da, Hamurunda varsa eşeklik; baki kalır.”

Demiş Fuzuli. Hayatın her aşamasında rahatlıkla kullanılabilecek bir yazı ama ben bu sözü buradan tüm İstanbul erkeklerine, kendini ıssız adam sananlara, ıssız adam denilen garip türün oluşmasına neden olan o lanet filme ve üstüne alınacak olan daha nicelerine armağan ediyorum.

Kimdir ıssız adam? Ne yer, ne içer, yaşam ortamı nerelerdir?
Bendeniz Ankara’da üniversite okumuş bir insan olarak ve hatta bir dönem yurtdışında yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki bu tür, havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez, İstanbul sınırları içerisinde yaşam imkanı bulmaktadır. Ne yer bilmem ama bol bol içer, hayat ona güzeldir. Peki nedir bu türün en büyük problemi? Bağlanamamak. Bağlanmaktan anladığı bildiğinin urgan ipi ile eli kolu bağlanıp karanlık bir odada hapsedilmek olduğu için baya ciddi tırsar bağlanmak fiilinden ama bu türün anlamadığı bir şey vardır;

Senin gibi adama (eşeğe) kim bağlansın arkadaşım ???

29 Temmuz 2011 Cuma





Düzen bu: Kadın ağlar, erkek bakar... Kadın duyar, erkek duymaz.. Kadın sorar, erkek susar... Kadın gider, erkek içer. 
Can Yücel

Askin Gozu Kor mu AcAba?

Herkes esek olmayabilir tabi. Bazilari da Bahtsiz Bedevi. Bu sarki tum ask bedevilerine gitsin. Ne dersin? Askin gozu kor mu acaba? Uyan artik bitti bu ruya. Seviyor sevilmiyorsun. Bosver aldirma!

28 Temmuz 2011 Perşembe

ex'ten next olur mu?

Şimdi magazinde Kıvanc Tatlıtuğ’la Azra Akın’nın tekrar birleşmesi konşulurken ex’ten next mi??? sorusuna pek mümkün değildir ama istisnalar da vardır diye cevap vermek istiyorum. Ama konu ben olunca talih kusu nezaman bana konmus ki şimdi konsun diyerek tabii ex’ten next olmadıgı gibi, ex bir de kendine durumdan fırsat çıkarmaya çalışmasın mı? 
Şimdi biz bu yakışıklı boylu poslu delikanlıyla, ilk görüşte aşk olmasa da, birbirimizi beğenmeyle başlayan ilişkimiz ,benim aşık olmamla sarpa sarmaya başladı.Asık olunca ayıptır söylemesi biraz psikopat olurum, bağladım mı psikopata. Saniye yanımdan ayrılmasın istiyorum. Gelemem aksam dese, evde sinirden kudurup kavga çıkarıyorum. Kalbi temiz arkadas sırf ben üzülmeyeyim diye elinden geleni yapıyor ama sonuçta onun tarafında bana duyulan his, beğenmek belki biraz zorlasam, hoşlanmaktan öte birşey olmadığından kendime ve ona hayatı zindan etmeye başladım.Herzaman olduğu gibi en güzel aşk hikayem? sonunda bitti. Ayılmalar bayılmalar basladı. Depresyonunun en dibine vurdum. Derken, gel zaman git zaman, tam biraz toparladım, daha iyiyim dediğim günlerde, tekrar konusmaya başladık. Eve gitmeler gelmeler başladı. Boyle 3 ay sürdü. Bir gün eee ne oluyoruz biz dedim. İşte buyuz, ben bunu istiyorum dedi. Sen adamı saniye yanından ayırmak isteme bunun için ilişkiyi bile bitir, şimdi gelsin, buna razı ol desin. Az para verdiği için ayrıldığın iş yerinin sana, az para bile değil, hiç para vermemek için seni stajyer olarak alsak olmaz mı demesi gibi benimle kafa buldu sanırım. Bağırdım çağırdım yıktım ortalığı. Sonrası daha komik. Sanki hiç birşey dememişim gibi, 2 hafta sonra bana gelsene diye mesaj attı. Allah yarattı demedim açtım ağzımı her türlü hakaret. Tabii küstük.
2 yıl geçti, simdi arkadasız. Cok nadiren de olsa görüşüyoruz. Ama hala her gördüğümde ex’ten next olmasını umut ediyorum.

26 Temmuz 2011 Salı

Gavurla aşk başkadır!!!!

Gavurla aşkım farewell mailiyle basladı. Ya da belki feysbukla. Aynı firma için çalışıyorduk ama birbirmizi hiç görmemiştik(feysbuktaki resimler hariç) Aylarca mailleştik sonra bir gün İstanbul’a geleceğini söyledi. Önce arkadaslarıyla turistik amaclı gelecek sandım, ama sonra tek basına geleceğini ve beni görmek için geleceğini söyledi. Geldi de.
Şimdi diyeceğim şeye inanmayacaksınız ama yalanım varsa erkek yüzü görmeyeyim, adam 1 hafta boyunca bende kaldı gezdik tozduk yedik içtik ama eli elime değmedi. Adam fırsatcı değilmiş demek ki, eee nede olsa avrupa görmüş adam diye kendimi avuttum. Sonra bu memleketine döndü. Rehberdeki bütün arkadaslarımı arayıp sırayla anlattım. Sonuç; güzel vakit geçirdin, ama hayal kurup kendini üzme. Yalan söylemeyeceğim, arada sevgili olma, oralarda iş falan bulup yanına taşınma hayalleri kurdum ama yemin ederim sadece arada. Hiç kendimi kaptırmadım. Mailleşmelerin yerini mesajlaşmalar aldı.Haftada 3-4 gün mesajlasmaya basladık. Hayallerden sıkıldıgım aman arada 4 bin kilometre var, zaten bişi de olmadı, nese ben bunla kanka olayım, dediğim bir gün, nezaman beni ziyaret edeceksin diye bir mesajla her şey değişti. Ya gelemem oralara, vize mize zor iş bunlar dedim. Ama ben ordayken gelirim demiştin aileme soyliyim sana davetiye gondersinler, konsolosluğu arasınlar lafları havalarda uçuşunca kendimi vize başvurusu yaparken buldum. Gidene kadar neden diye sordum. Güzel biri değilim, adam bana iki numara fazla. Bir sabah kalktım adam bence gay dedim. Bir sabah kalktım kesin sevgilisi var bence beni kanka olarak goruyor dedim. Bir sabah muslumanla fantazisi mi var dedim. Oyle mi boyle mi diye kafayı yemeye milim kalmısken gideceğim gün geldi cattı. Hayal gibiydi. Benim hayal dünyam bile bu kadarına yetmemişti. Döndüğüm gün kendimi kaptırmamak için verdiğim mücadeleyi kaybettiğimi anladım. Ask mıydı bilmiyorum ama gozumu actıgımda aklıma sadece o geliyordu.. Sevgili olma hayallerinin yerini evlilik hayalleri almıştı. Uykusuz geceler başladı. Feysbukunu ezberledim. Listesindeki bütün kızları google’layıp evli olmayanların eli ayağı düzgün olanlarını kara listeye aldım. Eeeeee adam bir daha aramadı heralde diyorsunuz.yooo mesaj atıyordu aslında. Ama mesela özledim diye mesaj atıyor, ben de diyordum. Sonrası yok. Canı o an mesaj atmak istiyor, ama uzatmak da istemiyor muydu hiç bilemedim. Kendimi beni bir daha aramıcak olmasına ya da cok nadiren arıcak olmasına, hatta yaşananları ciddiye alma demesine hazırlamıştım da, sürekli güzel mesajlar atıp sonra mesajlasmayı uzatmaması durumunu hiç görmemiştim. Adam benle mesajlasmak istemiyordu diycem, ozaman niye mesaj atıyordu. Düşün düşün boktur işin diyordu yukardaki. Düşünüp düşünüp boka sarıyordum. Hikayenin sonunu mu merak ediyorsunuz. Yine bundan sabahın köründe aldığım mükemmel bir mesajla günün yarısını dünyanın en mutlu insanı olarak geçirip mesajına istinaden sorduğum soruya cevap gelmeyince günün kalanını dünyanın en mutsuz insanı olarak geçirdiğim gün ona, işime,ülkeme kendime kısacası herkese lanet ettim, feysbukumu kapatıp tel numaramı değiştirdim. Hikaye maalesef yine happily ever after olarak bitmedi. Gavurla olan aşkım seyretmeyi sevdiğim festival filmlerini aratmıcak bir sonla bitti. Odur budur da konuşmuyoruz. Pişman değilim cunku akıl sağlığımı kaybetmek üzereydim. Ama hep merak ettim neden diye.Neden hem cok istiyormus hem de tiksiniyormus gibi davrandı.
Rumuz: Festival filmi sever

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Ayi ile Esek'in Askinda Beklenen Hazin Son!


Once tanistik, oldukca cirkindi acikcasi. Ama bir seytan tuyu tanimi vardir ya tipsiz ama manasizca onu bunu kendine ceken tipleri anlatan. Bircoklari seytan tuyunden cok ayi postu oldugunu dusunse de hayvanimin bunyesinde, ben o kalin postu seytan tuyune benzettim, ya da o postun detayindaki uc bes tuye takildi gozum, seytan tuyune yordum.
Allah benzetmesin! Allah dusmanimin basina vermesin!
Siz diyin uc bes hafta ben diyim birkac ay salak salak anaokulu cocuklari misali yazismalarimiz basladi, biz her gecen gun daha cok eglenirken ben de mal gibi gitgide daha cok hayran olmaya basladim o ayi postunun ardindaki karaktersiz bukalemuna.
Gun geldi, Kivanc Tatlitug mu yoksa bizim ayi mi daha yakisikli karar veremedim, sesini duymadan edemedim, kendisi ofisin tadi hayatimin anlamina donustu. Ta ki ona mal gibi asik oldugumu anlayincaya kadar.
Sonra ne oldu? Tabi ki ayi yapti ayiligini ve geldigi gibi aniden postunu da alarak olay mahallinden eski cingene manitasina donmek suretiyle toz oldu. Ardinda mal bir esek birakarak.
Malesef bu hikayedeki esek bizzat bendeniz olurken erkek rolu icin bizim ayiyi uygun gordum.
Ayi ile esegin aski tabi ki uc vakte kadardi, ayi kendi ayisina dondu… Onlar ermesin muradina, biz cikalim kerevetine.
Rumuz : Liselim

he's not just that into you

3 aydır birlikteyiz acaba erkek arkadasım mı diye sorular sorduğumuz günleri,  adamın bizimle birlikte olmak istemediğini açıklayan konusma takip eder. Konusma, bizim ne kadar iyi bir insan olduğumuzu cok daha iyilerini hak ettiğimizle baslar, ama kendisinin kafasının iyi olmadıgı ve ilişki istemediğiyle biter. O konusma, günlerce butun yakın, uzak arkadasa anlatılıp adamın arkasından tonlarca küfür sarf edilir. Küfürlerin yerini, gecen günlerin kırdığı iradenin kişiyle konusması alır:"Acaba arasam mı aslında o kadar da kotu biri değildi. tekrar görmek istiyorum, bi kereden ne olur ki, hem adam problemli. belki üzülüyordur"... İrade kazanır ve mesaj atılır. İstediğimiz ilgi gelmez. Cok gecmeden adamın bir kızla cıktıgı ogrenilir. yıkım baslar, depresyon kapıyı calar, içeri girer. hüngür hüngür aglamalı günler yıkılan iradenin yanına yıkılan egoyu da ekler. Neden o kız da ben diilim soruları başlar. Cevabı basittir:" he is not just that into you" filmi mutlaka seyredin.

Ben de buna benzer hikayeler yasadım. Su soruyu 3 senedir soruyorum. İstanbul erkekleri mi boyle, yoksa benim bulduğum adamlar mı? Yoksa hiç mi biri into me değildi:(
I'm proud of my heart. It's been played,stabbed, cheated, burned and broken, but somehow still works.