22 Ağustos 2011 Pazartesi

Kadin olmak masallarda bile zor... Ya 7 tane minicik adamla yasarsin, ya kurbaga opersin, ya en sevdigin meyveden zehirlenirsin, ya kuleye kapatilirsin, ya sacini elin adami tirmansin diye uzatirsin, ya gece 12de kulkedisine donersin elbiselerin yirtilir... Ve en kotusu bazen seni sadece ayak numaradan taniyan bir salaga asik olursun.
Bir kadin, Sevdigi adamin baska bir kadin tarafindan mutlu edildigini gormektense onu can cekisirken gormeyi tercih eder.
Marquez

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Eski sevgilinizle arkadas olmaya çalıştınız mı? Ben hiç çalışmadım. Çalışmak da hiç istemedim.
Şimdi niye arkadaş olmaya çalışıyorum diye soracak olursanız aslında amacım arkadas olmak değildi.
Tekrar görüşme istediğine yeniden bişeyler olabileceğini umut ettiğim için olumlu cevap vermiştim. Kanka olma olasılığımız oldugu hiç aklıma gelmemişti. Eli elime değen hiç bir erkekle kanka olmadım. Olamadım. Biz kızlar duygusalız, eli elimize değdi mi, nikahımıza almak isteriz.Ondadır ki,
eli elime değenin ya benimdir ya toprağın dedim ve bir daha konusmamak üzere bu insanları hayatımdan cıkardım.
Bir maille peşine takıldım, kalktım arkasından yurt dışına festivale gittim. 3. aksam bir kızı çok beğendiğini söyledi. Kızı tekrar görmek istiyordu ama boşa kafa yoruyorduk çünkü bir gördüğünüzü bir daha görme olasılığının nerdeyse sıfır olduğu bir festivaldeydik.. Şimdi bir soru soracağım. Sorum istatistik sevenlere.
300.000 kişinin geldiği festivalde bir kişi seçin, seçtiğiniz kişinin türk çıkma(türk sayısı 50) aynı saatte aynı sahnede olma(15 farklı sahne), VIP çadırında kalma(VIP çadır alanı 1000 kişilik) ve aynı uçakta Türkiye’ye dönme olasılığı nedir? Cevabı milyonda bir.
İstatistik sevdiğimden amaaaan bir daha kızı nerde görücek diye rahatlamışken, kız karsımıza cıktı. Tanıştılar, konuşmaya başladılar, ben gece bir gibi festival alanından ayrıldım. Ertesi gün, havaalanına gitmek için buluştuk. Eeee naptın aksam dedim. Kız benim çadırımda kaldı dedi. Yutkundum, canım yandı ama eskisi kadar önemli değildi. Telini niye almadım ya diye üzülüp,yol boyunca kafamın etini yiyerek havaalanına vardık. Ne görelim kızda havalanında bizim uçağın check in sırasında. Ben gidiyorum telini almaya dedi. Ve saniye içinde kızın yanında bitti. Ben arkalarından baka durayım, bu suratı asık yanıma geldi. Kızın cevabı, ya telefonla konusmayı cok sevmiyorum, istersen mail adresimi vereyim. Bomba bomba.... Bir 15 dakika suratı asık bir şekilde etrafa bakındıktan sonra döndü bana ve dedi ki; aslında kızın yaptığı mantıklı ben de sevmiyorum telle konusmayı. Şok oldum. İnsan demek ki neye inanmak isterse ona inanıyormuş ya da erkekler bu kadar gerizekalı. Eski kız arkadas durumum oldugundan yuhhh artık salak mısın, kız resmen telini vermek istememiş diyemedim. Dogru olabilir sen mail at ozaman dedim ve konuyu kapattım. Ertesi gün mail atmıs. Tam içerik bilmiyorum ama kızın cevabı “ erkek arkadasım var ve onu aldattım cok pişmanım.” “Bu iş yattı, kız bana boyle boyle demiş” diye bana mail atması da baya komik tabii. Ama okadar üzüldüm ki haline, kendini soktuğu duruma, kendi halime üzülemedim.
Artık eski sevgilimle kankayım oleyyyyyy:)

11 Ağustos 2011 Perşembe

5 Ağustos 2011 Cuma

Are we friends ?? If yes WHY ??

Ya ben anlamıyorum gerçekten anlamıyorum. İstemeden ve hiçbir çaba sarf etmeden hoşlandığım insanla kanka oldum. Ya arkadaşım sizi bana sayıyla mı verdiler ya da deli deliyi mi çeker? Nedir bu durumun arkasındaki neden, ben gerçekten çok merak ediyorum.
Ben bu hikayede bahsi geçen ve başrolü kapmaya aday olmuş arkadaşla bir şekilde iş vesilesiyle arkadaş oldum. Tamam olduk iyi güzel iş arkadaşı işte, daha önceden de iş arkadaşlarım oldu, biliyorum nasıl birşey iş arkadaşlığı.
Neyse akabinde ben bu işten ayrıldım kısa sürede ama başroldeki delikanlı birkaç kez mesajlar attı alakasız.  Baya bir sevindim ben tabi. Nedense çok bir içi ısınmış bu arkadaşın bana kanka olarak, iyi güzel at, ne diyeyim at tabi halimi hatırımı sor vefalı insansın belli ki, Allah razı olsun. Arkadaşa da ihtiyaç var bu hayatta, hoş sevgiliye daha çok ihtiyacım var tabi. Sonra dedi ki bu arkadaş, buluşalım! Şok, şok, şok! Bende bir mutluk tabi, buluşalım dedi, daha ne olsun. Hemen evde konsey kuruldu tabi, olay tartışıldı, kişilik analizleri yapıldı, buluşma için bilmem kaç çeşit kıyafet kombinasyonu oluşturdum, bilmem kaç çeşit de senaryo yazdım hafif şizofrenik işleyişler sergileyen beynimde. Ama bu şizofrenik beynim bu senaryoları yazarken tek bir tanesini unutmuş nedense. Ne mi  “ekilmek” .
Bahtsız Bedeviyi çölde kutup ayısı bile şaapmazmış… Tabi ki de ekildim. Kankayız yaa insan kankasını haber vermeden eker mi ya, ara bir işim çıktı de, dahası aradım açmadı.  Neyse bedevi olarak ben, tabi karşılaştım bu delikanlıyla tekrar tamamen tesadüfi bir şekilde. Bedevi’ye ekilmek yeter mi? Yetmez! Yanında bir de kız var! Kendisinin verdiği heyecan yetmezmiş gibi, bi de kızla tanıştım şirin şirin. O ana dair hiçbirşey hatırlamıyorum, kısa süreli bilinç kaybına uğramışım. Bu delikanlı ise feci mahcup, ekti ya beni, sarılıyor falan çok özlemişim seni görünce fark ettim gibi bir garip kalıplar. Ya diyecektim delikanlı dert etme senden farklı şekilde davranan olmadı zaten daha önce, bu kadar mahcup olmana gerek yok. Neyse bilmesin daha iyi tabi.
Nitekim uzun lafın kısası yine bahtsız bedeviye yaraşır bir şekilde bir kez daha karşılaştık biz bu insanla. Garip bir şekilde 2 saat muhabbet ettik gayet güzel, ben tabi yine bir şok, nasıl yani masada 8 kişiyiz, biz ikimiz sınırsız kaptırmış muhabbet ediyoruz. Bir mutluyum bir mutluyum tabi ki ta ki bahtsız bedevi olduğum gerçeğini hatırlayana kadar… “Biz kız var ya çok hoşlanıyorum, yüz vermiyor, aslında bana yüz vermeyen kız pek olmaz, bir 15 dakika yeter benim bağlamam için kızı, bak kızın fotoğrafı güzel di mi?” Sonra ayrılırken yine askere yolcu eder gibi sarılıp yine, bir de sen niye sarılmıyorsun bana? Arkadaşım ne demek bu ya? Topu topu birbirine biraz ısınmış olan iş arkadaşlarıyız, sen niye sarılmıyorsun ne demek? Bu arada iş arkadaşlığımız sadece 2 ay belirtmek isterim.
Yine söylüyorum uzun lafın kısası, maalesef biz ölümüne kankayız galiba bu arkadaşla, ama benim daha fazla kankaya ihtiyacım yok ama keratayı da görmek için ölüp bitiyorum, napiyim salağım:(
Ne yapmalıyım, bir fikri olan?

Not Adem and Havva--->Adem vs. Havva


Eğer Adem’le Havva dünyaya gönderilirken Havva ben olsaydım şu anda hiçbiriniz dünyaya gelememiş olurdunuz.
M.G.
Ya bir insan çiftleşme yetilerinden bu kadar mı bağımsız dünyaya gelir. Ya bu benim genlerimde var diyorum, kendine gel anaokulundaki çocuklar bile bir şekilde yazışıyorlar diyorum yok olmuyor, olmuyor.  
Lanetlendim, kesinlikle lanetlendim.

2 Ağustos 2011 Salı

Hikayem üniversitede başladı. Kız arkadası var dediler, beğenmek de mi suç dedim. Öyle yıllarımı geçirdim. Seneler sonra bir arkadasımın düğününde karşılaştık. Derin sohbete alkol de karışınca, yakınlaşma kaçınılmaz oldu. Kız arkadasımdan ayrıldım dedi, telimi aldı. Günlerce mesaj bekledim,  Günleri haftalar takip etti. Tam 1 ay sonra bir mesaj "yarın akşam görüşelim mi" diye.
Niyetini, kim olduğumu bildiğimden iyi biliyordum da, herkes 1 şansı hak eder, ön yargıyla yaklaşmıcam, gözümle görmeden inanmam gibi, kişisel gelişim kitaplarından öğrendiğim 5 para etmez cümlelerle kendimi avutarak hazırladım buluşma gününe. Bile bile lades oldum. Sonra tahmin edin bir daha nezaman aradı?? İpucu yukarıda. 1 ay sonra. Görüşelim mi diye. Görüştüm. Bu sefer kendimi kandırarak gitmedim.Görmek istedim sadece. Arama sıklığı 1 haftaya düşmüştü ama benim de hevesim kaçmıştı. Bir tek inandığım söz vardı, o da "nasıl başlarsa öyle devam ettiği". Değişeceğine inanmadığım için mesajlarına cevap vermemeye başladım. O da çok uzatmadı zaten. bir kaç mesajdan sonra mesajlar kesildi. Aylar sonra tekrar ortaya çıktı. Mesajlasmaya başladık. Bıkmadan usanmadan görüşelim diyor, ben de işim var diyordum. Bir kaç denemeden sonra iyi dedim buluşalım. Okurken bazılarınızın bence çocuk istemeye başlamış gibi dediğini işitir gibiyim. Ozaman kemerlerinizi bağlayın ve inişe hazırlanın. Asmalı'da buluştuk. Başbaşa kalmak istemediğim için arkadaşlarımın yanına götürdüm. Her şey normal gibiydi. Arkadaşlarımdan biriyle biraz sohbet etmesi dışında. 2 gün sonra arkadasım bana seslendi ve " senin o aksam yanımıza getirdiğin şahsın soyadı neydi? " dedi. Neden diye sordum. Face'ten friend request yollamıs ve görüşelim mi bir akşam diye mesaj atmıs da o mu diye merak ettim demez mi. Şimdi ikisini de toprağa gömdüm.
Arkadaslarım sen ilişki falan yaşayamazsın çok güvensizsin, agresifsin diyorlar. Doğru şiirde de dediği gibi biz nasılsak aşkı da öyle yaşarız. Her ilişkimi güvensizlik ve kavga üzerine kuruyorum. Burdan beni böyle yapan bütün erkeklere teşekkür ederek hikayemi bitirmek istiyorum.


Hayatınızda denge sorunu varsa etrafınıza dikkatlice bakın; muhtemelen birini yanlış bir yere koymuşsunuzdur. 
[Jean Christophe]

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Ah Nerede Vah Nerede



Genclik basimda duman ilk askim ilk heyecan zamanlarindaydim.Ask kariyerimin en ust seviyesi oldugu bircok insan tarafindan onaylanmis ,tipi , huyu suyu ve uyumu son derece yerinde bir cocukcagizla cikmaktaydim.Her sey iyiydi de ben degildim heraldeki arada etrafima bakislar atmaktan kendimi alamiyodum ne de olsa havaya girmistim bikere.Buarada esek turunun en varos orneklerinden kiroyum ama para bende tarzi bir hayvan turu pesimden gelmekteydi.Ben avini bekleyen avci havasinda cool ve orali olmamis tavirlarla avin bana yaklasmasini izlemekteydim.Modern gorunusumun altinda yatan varosizm dolu bir karakter barindirmamdan kaynaklanan kiro erkeklere zaaf durumunu zaman zaman yasamisligim olmustur ne yalan soyliym.Neyse ben sadete geliym.Kariyerimin en ust noktasi bi yerde heyecanini yitirmisti .Bana arabeskce pesimden kosan , ozel numaradan arayip sarkilar turkuler dinleten , kiskanc ve hasin biri lazim gelmekte gibi hissetmekteydim.Bu durumda gozler kiro esegin ustundeydi ava giderken avlanmistim sanki.Bir de iliskim var diyip ulasilmazi oynayinca bu iyice sarmisti bana.Gizli mesajlasmalar , senin icin ondan bundan vazgectim demeler , gel bi goruselimler derken heyecanim kacti benim eli yuzu duzgun nur yuzlu seviglimin kiymetini anlayip kiro esege altin semeri giydirip geldigi yere geri yolladim.Tabi simdi olaylar boyle bitmedi.Megerse bu kiro esek ciktigi bir kiz varken de bana mesajlar atarken kiz yakalamis uc bes ay sonra da ayrilmislar.Tam o donemde ben de kariyerimin en ust noktasiyla bir kavga sonucu triplerdeyim konusmuyoruz ama yine de geceyarisi mesajlar gelmekte.Derken firtina oncesi bir sessizlik.Ne mesaj ne telefon.Iste sonra kiyamet koptu.Benim bu esek kironun kiz arkadasi iki arada bi derede benim nur yuzlu sevgilime vurulmus e cocukta sevgilim var bak mesajlari diyince kiz tabi ismime karsi alarmda baslamis anlatmaya.Bu kiz senle cikarken benim sevgilimle(kiro esekle) mesajlasiyodular onlar bunlar tabi sonunda ne mi oldu esek olan ben oldum hem yardan hem serden oldum hala da olmaktayim . Simdiki aklim olsaydi...Ah nerede vah nerede:)
Rumuz : Kirmizi Karanfil

Elif Şafak - İskender

Aşkı aramadan evvel, düşün bir,
Ya benden nasıl bir aşık olur?
İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.


Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli,
Aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.
Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.


Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır.
En derin yaralar ailede açılır.
Kabuk tutsa bile kanar hikaye, içten içe


Attığımız her adım, yaptığımız her işte
Kendimizi yansıtırız
Budur çözülmesi gereken bilmece...