26 Temmuz 2011 Salı

Gavurla aşk başkadır!!!!

Gavurla aşkım farewell mailiyle basladı. Ya da belki feysbukla. Aynı firma için çalışıyorduk ama birbirmizi hiç görmemiştik(feysbuktaki resimler hariç) Aylarca mailleştik sonra bir gün İstanbul’a geleceğini söyledi. Önce arkadaslarıyla turistik amaclı gelecek sandım, ama sonra tek basına geleceğini ve beni görmek için geleceğini söyledi. Geldi de.
Şimdi diyeceğim şeye inanmayacaksınız ama yalanım varsa erkek yüzü görmeyeyim, adam 1 hafta boyunca bende kaldı gezdik tozduk yedik içtik ama eli elime değmedi. Adam fırsatcı değilmiş demek ki, eee nede olsa avrupa görmüş adam diye kendimi avuttum. Sonra bu memleketine döndü. Rehberdeki bütün arkadaslarımı arayıp sırayla anlattım. Sonuç; güzel vakit geçirdin, ama hayal kurup kendini üzme. Yalan söylemeyeceğim, arada sevgili olma, oralarda iş falan bulup yanına taşınma hayalleri kurdum ama yemin ederim sadece arada. Hiç kendimi kaptırmadım. Mailleşmelerin yerini mesajlaşmalar aldı.Haftada 3-4 gün mesajlasmaya basladık. Hayallerden sıkıldıgım aman arada 4 bin kilometre var, zaten bişi de olmadı, nese ben bunla kanka olayım, dediğim bir gün, nezaman beni ziyaret edeceksin diye bir mesajla her şey değişti. Ya gelemem oralara, vize mize zor iş bunlar dedim. Ama ben ordayken gelirim demiştin aileme soyliyim sana davetiye gondersinler, konsolosluğu arasınlar lafları havalarda uçuşunca kendimi vize başvurusu yaparken buldum. Gidene kadar neden diye sordum. Güzel biri değilim, adam bana iki numara fazla. Bir sabah kalktım adam bence gay dedim. Bir sabah kalktım kesin sevgilisi var bence beni kanka olarak goruyor dedim. Bir sabah muslumanla fantazisi mi var dedim. Oyle mi boyle mi diye kafayı yemeye milim kalmısken gideceğim gün geldi cattı. Hayal gibiydi. Benim hayal dünyam bile bu kadarına yetmemişti. Döndüğüm gün kendimi kaptırmamak için verdiğim mücadeleyi kaybettiğimi anladım. Ask mıydı bilmiyorum ama gozumu actıgımda aklıma sadece o geliyordu.. Sevgili olma hayallerinin yerini evlilik hayalleri almıştı. Uykusuz geceler başladı. Feysbukunu ezberledim. Listesindeki bütün kızları google’layıp evli olmayanların eli ayağı düzgün olanlarını kara listeye aldım. Eeeeee adam bir daha aramadı heralde diyorsunuz.yooo mesaj atıyordu aslında. Ama mesela özledim diye mesaj atıyor, ben de diyordum. Sonrası yok. Canı o an mesaj atmak istiyor, ama uzatmak da istemiyor muydu hiç bilemedim. Kendimi beni bir daha aramıcak olmasına ya da cok nadiren arıcak olmasına, hatta yaşananları ciddiye alma demesine hazırlamıştım da, sürekli güzel mesajlar atıp sonra mesajlasmayı uzatmaması durumunu hiç görmemiştim. Adam benle mesajlasmak istemiyordu diycem, ozaman niye mesaj atıyordu. Düşün düşün boktur işin diyordu yukardaki. Düşünüp düşünüp boka sarıyordum. Hikayenin sonunu mu merak ediyorsunuz. Yine bundan sabahın köründe aldığım mükemmel bir mesajla günün yarısını dünyanın en mutlu insanı olarak geçirip mesajına istinaden sorduğum soruya cevap gelmeyince günün kalanını dünyanın en mutsuz insanı olarak geçirdiğim gün ona, işime,ülkeme kendime kısacası herkese lanet ettim, feysbukumu kapatıp tel numaramı değiştirdim. Hikaye maalesef yine happily ever after olarak bitmedi. Gavurla olan aşkım seyretmeyi sevdiğim festival filmlerini aratmıcak bir sonla bitti. Odur budur da konuşmuyoruz. Pişman değilim cunku akıl sağlığımı kaybetmek üzereydim. Ama hep merak ettim neden diye.Neden hem cok istiyormus hem de tiksiniyormus gibi davrandı.
Rumuz: Festival filmi sever

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder