30 Temmuz 2011 Cumartesi
Superman Superman Olmak Lazim Bazen.
Nefretini kendine kus, kizginligini en yakinlarina yansit, kuskunlugunu en kiymetlinmis gibi sakla.. Kendi hayal kirikligindan cok, onun mutlu olma ihtimaline katlanama.. Bilsen bile o zaten paslanmis bu konuda..
Bencilligine degil kendinin nasil hic ama hic bencil olamadigina yan. Konusmamasiyla degil nasil hep bikmadan usanmadan kendi anlattiklarinla doldur kalbini. Sonra don geriye her gun hepsinini bi daha yasa..
Neymis ismis,yeniymis, agirmis, sorumlulukmus.. Basmadi desene suna.. Sirketin karliligi ondan sorulurmus. Ahh ben biri para basip ucra kosede ya da plaza pent house da bir sirket alacak diye bir hafta icinde onun bunun karliligini anliyorum. Gelseydin sana da anlativerirdim be abi.. Ama olmamissin sen daha.. Hem de o yasta..
Sana sunulan isin, askin ve asin kiymetini ve dengesini bileceksin! Ustune bir de haddini..
Ben sana zaten olmazmisim..
PS: I love you.
Upss sorry, I commiserate with you
Kendini Issız Sanan Teneke Adam
“Mey biter saki kalır, Her renk solar haki kalır. Diploma insanın cehlini alsa da, Hamurunda varsa eşeklik; baki kalır.”
Demiş Fuzuli. Hayatın her aşamasında rahatlıkla kullanılabilecek bir yazı ama ben bu sözü buradan tüm İstanbul erkeklerine, kendini ıssız adam sananlara, ıssız adam denilen garip türün oluşmasına neden olan o lanet filme ve üstüne alınacak olan daha nicelerine armağan ediyorum.
Kimdir ıssız adam? Ne yer, ne içer, yaşam ortamı nerelerdir?
Bendeniz Ankara’da üniversite okumuş bir insan olarak ve hatta bir dönem yurtdışında yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki bu tür, havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez, İstanbul sınırları içerisinde yaşam imkanı bulmaktadır. Ne yer bilmem ama bol bol içer, hayat ona güzeldir. Peki nedir bu türün en büyük problemi? Bağlanamamak. Bağlanmaktan anladığı bildiğinin urgan ipi ile eli kolu bağlanıp karanlık bir odada hapsedilmek olduğu için baya ciddi tırsar bağlanmak fiilinden ama bu türün anlamadığı bir şey vardır;
Senin gibi adama (eşeğe) kim bağlansın arkadaşım ???
Senin gibi adama (eşeğe) kim bağlansın arkadaşım ???
29 Temmuz 2011 Cuma
Askin Gozu Kor mu AcAba?
Herkes esek olmayabilir tabi. Bazilari da Bahtsiz Bedevi. Bu sarki tum ask bedevilerine gitsin. Ne dersin? Askin gozu kor mu acaba? Uyan artik bitti bu ruya. Seviyor sevilmiyorsun. Bosver aldirma!
28 Temmuz 2011 Perşembe
ex'ten next olur mu?
Şimdi magazinde Kıvanc Tatlıtuğ’la Azra Akın’nın tekrar birleşmesi konşulurken ex’ten next mi??? sorusuna pek mümkün değildir ama istisnalar da vardır diye cevap vermek istiyorum. Ama konu ben olunca talih kusu nezaman bana konmus ki şimdi konsun diyerek tabii ex’ten next olmadıgı gibi, ex bir de kendine durumdan fırsat çıkarmaya çalışmasın mı?
Şimdi biz bu yakışıklı boylu poslu delikanlıyla, ilk görüşte aşk olmasa da, birbirimizi beğenmeyle başlayan ilişkimiz ,benim aşık olmamla sarpa sarmaya başladı.Asık olunca ayıptır söylemesi biraz psikopat olurum, bağladım mı psikopata. Saniye yanımdan ayrılmasın istiyorum. Gelemem aksam dese, evde sinirden kudurup kavga çıkarıyorum. Kalbi temiz arkadas sırf ben üzülmeyeyim diye elinden geleni yapıyor ama sonuçta onun tarafında bana duyulan his, beğenmek belki biraz zorlasam, hoşlanmaktan öte birşey olmadığından kendime ve ona hayatı zindan etmeye başladım.Herzaman olduğu gibi en güzel aşk hikayem? sonunda bitti. Ayılmalar bayılmalar basladı. Depresyonunun en dibine vurdum. Derken, gel zaman git zaman, tam biraz toparladım, daha iyiyim dediğim günlerde, tekrar konusmaya başladık. Eve gitmeler gelmeler başladı. Boyle 3 ay sürdü. Bir gün eee ne oluyoruz biz dedim. İşte buyuz, ben bunu istiyorum dedi. Sen adamı saniye yanından ayırmak isteme bunun için ilişkiyi bile bitir, şimdi gelsin, buna razı ol desin. Az para verdiği için ayrıldığın iş yerinin sana, az para bile değil, hiç para vermemek için seni stajyer olarak alsak olmaz mı demesi gibi benimle kafa buldu sanırım. Bağırdım çağırdım yıktım ortalığı. Sonrası daha komik. Sanki hiç birşey dememişim gibi, 2 hafta sonra bana gelsene diye mesaj attı. Allah yarattı demedim açtım ağzımı her türlü hakaret. Tabii küstük.
2 yıl geçti, simdi arkadasız. Cok nadiren de olsa görüşüyoruz. Ama hala her gördüğümde ex’ten next olmasını umut ediyorum.
26 Temmuz 2011 Salı
Gavurla aşk başkadır!!!!
Gavurla aşkım farewell mailiyle basladı. Ya da belki feysbukla. Aynı firma için çalışıyorduk ama birbirmizi hiç görmemiştik(feysbuktaki resimler hariç) Aylarca mailleştik sonra bir gün İstanbul’a geleceğini söyledi. Önce arkadaslarıyla turistik amaclı gelecek sandım, ama sonra tek basına geleceğini ve beni görmek için geleceğini söyledi. Geldi de.
Şimdi diyeceğim şeye inanmayacaksınız ama yalanım varsa erkek yüzü görmeyeyim, adam 1 hafta boyunca bende kaldı gezdik tozduk yedik içtik ama eli elime değmedi. Adam fırsatcı değilmiş demek ki, eee nede olsa avrupa görmüş adam diye kendimi avuttum. Sonra bu memleketine döndü. Rehberdeki bütün arkadaslarımı arayıp sırayla anlattım. Sonuç; güzel vakit geçirdin, ama hayal kurup kendini üzme. Yalan söylemeyeceğim, arada sevgili olma, oralarda iş falan bulup yanına taşınma hayalleri kurdum ama yemin ederim sadece arada. Hiç kendimi kaptırmadım. Mailleşmelerin yerini mesajlaşmalar aldı.Haftada 3-4 gün mesajlasmaya basladık. Hayallerden sıkıldıgım aman arada 4 bin kilometre var, zaten bişi de olmadı, nese ben bunla kanka olayım, dediğim bir gün, nezaman beni ziyaret edeceksin diye bir mesajla her şey değişti. Ya gelemem oralara, vize mize zor iş bunlar dedim. Ama ben ordayken gelirim demiştin aileme soyliyim sana davetiye gondersinler, konsolosluğu arasınlar lafları havalarda uçuşunca kendimi vize başvurusu yaparken buldum. Gidene kadar neden diye sordum. Güzel biri değilim, adam bana iki numara fazla. Bir sabah kalktım adam bence gay dedim. Bir sabah kalktım kesin sevgilisi var bence beni kanka olarak goruyor dedim. Bir sabah muslumanla fantazisi mi var dedim. Oyle mi boyle mi diye kafayı yemeye milim kalmısken gideceğim gün geldi cattı. Hayal gibiydi. Benim hayal dünyam bile bu kadarına yetmemişti. Döndüğüm gün kendimi kaptırmamak için verdiğim mücadeleyi kaybettiğimi anladım. Ask mıydı bilmiyorum ama gozumu actıgımda aklıma sadece o geliyordu.. Sevgili olma hayallerinin yerini evlilik hayalleri almıştı. Uykusuz geceler başladı. Feysbukunu ezberledim. Listesindeki bütün kızları google’layıp evli olmayanların eli ayağı düzgün olanlarını kara listeye aldım. Eeeeee adam bir daha aramadı heralde diyorsunuz.yooo mesaj atıyordu aslında. Ama mesela özledim diye mesaj atıyor, ben de diyordum. Sonrası yok. Canı o an mesaj atmak istiyor, ama uzatmak da istemiyor muydu hiç bilemedim. Kendimi beni bir daha aramıcak olmasına ya da cok nadiren arıcak olmasına, hatta yaşananları ciddiye alma demesine hazırlamıştım da, sürekli güzel mesajlar atıp sonra mesajlasmayı uzatmaması durumunu hiç görmemiştim. Adam benle mesajlasmak istemiyordu diycem, ozaman niye mesaj atıyordu. Düşün düşün boktur işin diyordu yukardaki. Düşünüp düşünüp boka sarıyordum. Hikayenin sonunu mu merak ediyorsunuz. Yine bundan sabahın köründe aldığım mükemmel bir mesajla günün yarısını dünyanın en mutlu insanı olarak geçirip mesajına istinaden sorduğum soruya cevap gelmeyince günün kalanını dünyanın en mutsuz insanı olarak geçirdiğim gün ona, işime,ülkeme kendime kısacası herkese lanet ettim, feysbukumu kapatıp tel numaramı değiştirdim. Hikaye maalesef yine happily ever after olarak bitmedi. Gavurla olan aşkım seyretmeyi sevdiğim festival filmlerini aratmıcak bir sonla bitti. Odur budur da konuşmuyoruz. Pişman değilim cunku akıl sağlığımı kaybetmek üzereydim. Ama hep merak ettim neden diye.Neden hem cok istiyormus hem de tiksiniyormus gibi davrandı.
Rumuz: Festival filmi sever
Şimdi diyeceğim şeye inanmayacaksınız ama yalanım varsa erkek yüzü görmeyeyim, adam 1 hafta boyunca bende kaldı gezdik tozduk yedik içtik ama eli elime değmedi. Adam fırsatcı değilmiş demek ki, eee nede olsa avrupa görmüş adam diye kendimi avuttum. Sonra bu memleketine döndü. Rehberdeki bütün arkadaslarımı arayıp sırayla anlattım. Sonuç; güzel vakit geçirdin, ama hayal kurup kendini üzme. Yalan söylemeyeceğim, arada sevgili olma, oralarda iş falan bulup yanına taşınma hayalleri kurdum ama yemin ederim sadece arada. Hiç kendimi kaptırmadım. Mailleşmelerin yerini mesajlaşmalar aldı.Haftada 3-4 gün mesajlasmaya basladık. Hayallerden sıkıldıgım aman arada 4 bin kilometre var, zaten bişi de olmadı, nese ben bunla kanka olayım, dediğim bir gün, nezaman beni ziyaret edeceksin diye bir mesajla her şey değişti. Ya gelemem oralara, vize mize zor iş bunlar dedim. Ama ben ordayken gelirim demiştin aileme soyliyim sana davetiye gondersinler, konsolosluğu arasınlar lafları havalarda uçuşunca kendimi vize başvurusu yaparken buldum. Gidene kadar neden diye sordum. Güzel biri değilim, adam bana iki numara fazla. Bir sabah kalktım adam bence gay dedim. Bir sabah kalktım kesin sevgilisi var bence beni kanka olarak goruyor dedim. Bir sabah muslumanla fantazisi mi var dedim. Oyle mi boyle mi diye kafayı yemeye milim kalmısken gideceğim gün geldi cattı. Hayal gibiydi. Benim hayal dünyam bile bu kadarına yetmemişti. Döndüğüm gün kendimi kaptırmamak için verdiğim mücadeleyi kaybettiğimi anladım. Ask mıydı bilmiyorum ama gozumu actıgımda aklıma sadece o geliyordu.. Sevgili olma hayallerinin yerini evlilik hayalleri almıştı. Uykusuz geceler başladı. Feysbukunu ezberledim. Listesindeki bütün kızları google’layıp evli olmayanların eli ayağı düzgün olanlarını kara listeye aldım. Eeeeee adam bir daha aramadı heralde diyorsunuz.yooo mesaj atıyordu aslında. Ama mesela özledim diye mesaj atıyor, ben de diyordum. Sonrası yok. Canı o an mesaj atmak istiyor, ama uzatmak da istemiyor muydu hiç bilemedim. Kendimi beni bir daha aramıcak olmasına ya da cok nadiren arıcak olmasına, hatta yaşananları ciddiye alma demesine hazırlamıştım da, sürekli güzel mesajlar atıp sonra mesajlasmayı uzatmaması durumunu hiç görmemiştim. Adam benle mesajlasmak istemiyordu diycem, ozaman niye mesaj atıyordu. Düşün düşün boktur işin diyordu yukardaki. Düşünüp düşünüp boka sarıyordum. Hikayenin sonunu mu merak ediyorsunuz. Yine bundan sabahın köründe aldığım mükemmel bir mesajla günün yarısını dünyanın en mutlu insanı olarak geçirip mesajına istinaden sorduğum soruya cevap gelmeyince günün kalanını dünyanın en mutsuz insanı olarak geçirdiğim gün ona, işime,ülkeme kendime kısacası herkese lanet ettim, feysbukumu kapatıp tel numaramı değiştirdim. Hikaye maalesef yine happily ever after olarak bitmedi. Gavurla olan aşkım seyretmeyi sevdiğim festival filmlerini aratmıcak bir sonla bitti. Odur budur da konuşmuyoruz. Pişman değilim cunku akıl sağlığımı kaybetmek üzereydim. Ama hep merak ettim neden diye.Neden hem cok istiyormus hem de tiksiniyormus gibi davrandı.
Rumuz: Festival filmi sever
25 Temmuz 2011 Pazartesi
Ayi ile Esek'in Askinda Beklenen Hazin Son!
Once tanistik, oldukca cirkindi acikcasi. Ama bir seytan tuyu tanimi vardir ya tipsiz ama manasizca onu bunu kendine ceken tipleri anlatan. Bircoklari seytan tuyunden cok ayi postu oldugunu dusunse de hayvanimin bunyesinde, ben o kalin postu seytan tuyune benzettim, ya da o postun detayindaki uc bes tuye takildi gozum, seytan tuyune yordum.
Allah benzetmesin! Allah dusmanimin basina vermesin!
Siz diyin uc bes hafta ben diyim birkac ay salak salak anaokulu cocuklari misali yazismalarimiz basladi, biz her gecen gun daha cok eglenirken ben de mal gibi gitgide daha cok hayran olmaya basladim o ayi postunun ardindaki karaktersiz bukalemuna.
Gun geldi, Kivanc Tatlitug mu yoksa bizim ayi mi daha yakisikli karar veremedim, sesini duymadan edemedim, kendisi ofisin tadi hayatimin anlamina donustu. Ta ki ona mal gibi asik oldugumu anlayincaya kadar.
Sonra ne oldu? Tabi ki ayi yapti ayiligini ve geldigi gibi aniden postunu da alarak olay mahallinden eski cingene manitasina donmek suretiyle toz oldu. Ardinda mal bir esek birakarak.
Malesef bu hikayedeki esek bizzat bendeniz olurken erkek rolu icin bizim ayiyi uygun gordum.
Ayi ile esegin aski tabi ki uc vakte kadardi, ayi kendi ayisina dondu… Onlar ermesin muradina, biz cikalim kerevetine.
Rumuz : Liselim
Rumuz : Liselim
he's not just that into you
3 aydır birlikteyiz acaba erkek arkadasım mı diye sorular sorduğumuz günleri, adamın bizimle birlikte olmak istemediğini açıklayan konusma takip eder. Konusma, bizim ne kadar iyi bir insan olduğumuzu cok daha iyilerini hak ettiğimizle baslar, ama kendisinin kafasının iyi olmadıgı ve ilişki istemediğiyle biter. O konusma, günlerce butun yakın, uzak arkadasa anlatılıp adamın arkasından tonlarca küfür sarf edilir. Küfürlerin yerini, gecen günlerin kırdığı iradenin kişiyle konusması alır:"Acaba arasam mı aslında o kadar da kotu biri değildi. tekrar görmek istiyorum, bi kereden ne olur ki, hem adam problemli. belki üzülüyordur"... İrade kazanır ve mesaj atılır. İstediğimiz ilgi gelmez. Cok gecmeden adamın bir kızla cıktıgı ogrenilir. yıkım baslar, depresyon kapıyı calar, içeri girer. hüngür hüngür aglamalı günler yıkılan iradenin yanına yıkılan egoyu da ekler. Neden o kız da ben diilim soruları başlar. Cevabı basittir:" he is not just that into you" filmi mutlaka seyredin.
Ben de buna benzer hikayeler yasadım. Su soruyu 3 senedir soruyorum. İstanbul erkekleri mi boyle, yoksa benim bulduğum adamlar mı? Yoksa hiç mi biri into me değildi:(
Ben de buna benzer hikayeler yasadım. Su soruyu 3 senedir soruyorum. İstanbul erkekleri mi boyle, yoksa benim bulduğum adamlar mı? Yoksa hiç mi biri into me değildi:(
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)